Anıları hüzün evinin vefa duvarına asıp bahçeye çıktı.
Dışarıda gri bir hava, dikenli bahçe duvarı, atacağı adımlar kadar
problem vardı.
Geride kalan yanlarını sırtını dayadığı sağlam duvarlar,
ardından ittirip duruyordu.
Bir sakin yele, kimseye değmeden yaşayan bir gövdeye,
ufkuna yetecek kadar hülyaya
yola düşürecek kadar ciddi bir karara ihtiyacı vardı.
Kaybedilmiş bir savaştan kendine kalan tüm yanlarını toparlayıp
yola çıktı.
"Bir yıkık devrimcinin şarkısı bile yoktu
adamın dilinde, ne de ceplerinde"
Boşluğa alışkın elleri, bir ucu delik cepleri
vardı
Yaşamanın öğrettiği tüm bildiklerini bir kenara koydu.
Üstüne yeterince toprak atıp, tüm heveslerini boğdu.
Bir adımdı gereken
düştü, yuvarlandı
bunları adımdan saydı
Başını yere eğip
Gözlerini yüreğine dikip, yeterince
ağlamak biriktirip
bir acayip sevdanın
maceranın
hırçın dalgalarına bıraktı
"kendini" mi?
kendi diye bir şey kalmamış ademin
kendi mi kalırdı, olurdu?
özünü
çamur yanını, toprağını alıp
yeniden şekillendirecek Rahman yağmurlarına
güvenip
usulca bile değil
hoyratça
yolların, kaderin, eylemin, amelin
yüreğinin hücrelerinin, demir parmaklıklarının
damarına koyuldu
ya bitti
ya da yeniden başladı
sonu mu?
Mehmet Deveci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder