19 Aralık 2013 Perşembe

Efendim








Efendim !
Sana Efendim demeyi bana lütfeden Rabbime Hamdolsun. Bizleri sana ümmet kılan, sünnetlerini yaşamayı nasip eden Rabbime Hamdolsun.
Sultanım,
İlk vahyin indiği zamanlarda yanında değildik Hira yokuşuna düşürdüğünde adımlarını..
Üşüyen bedeninin örtülmesini istediğinde de.
Kırk kişi olduğunuz da, ilahi buyruğun tebliği sardığında benliğinizi, omzumuz omzunuzda değildi, gözlerimiz gözlerinde.
“Kureyş’den bir peygamber gelmiş” denildiğini duyup da “o söylüyorsa doğrudur” diyenler arasında da değildik..
Görmedik o günleri, o hisleri hissetmedik.
Bizlere, karanlı Veysel gibi özlemekten gayrı bir görev düşmedi, görmeden sevmekten gayrı sevda da…

Biz seni görmeden sevdik Sultanım.
Güle benzettik nurdan simanı
Sesini, duymadık hiç...


Gözlerinin içine bakarak “anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü" diyemedik mesela
Ellerinden tutup da güneşin batışını izlemeye de gidemedik
Boş yatağına Ali gibi ne ömrümüzü koya bildik
Ne de Ebu Bekir gibi mağara arkadaşın olup sancı çektik
Taif ‘de damlayan kanlarına siper olmadık
Uhud’da gövdene gövde olamadık…


Biz seni uzaktan sevdik Sultanım
Görmeden
Bakışlarının ardından süzülen tatlı kelamını işitmedi bu yürekler
Sakallarını ağartan, rahman ayetlerinin inişinin yüzünde ki belirsizliğini de
“Ben, kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum, korkmayın benden” dediğiniz de, yanınızda değildik
“İnsanlar sevdikleriyle ahrette de beraberdir” sözünü duyan ashabının size :,ama sizin makamınız bizden yüce ,sizden ayrı kalacağız Ey Allah’ın Resulü” diyen ashabına
Korkmayın “İnsanlar orada da burada ki gibi sevdikleriyle beraber olacak” deyişinizi hissetmedik yüreğimizde


Biz seni görmeden sevdik sultanım
Seni görerek sevenlerin sevmelerine ısmarlanmış sevdalarımız var ete dönmüş yüreklerimizde
Buruk bakışlarımızı düşürdük asırlar ötesinden adımlarını attığın çöl kumlarına
İç geçirerek sızlanılan ağlamalıklı oluşlarımız var
Yüreğimizden kopararak söylediğimiz salâvatlarımız…

Mehmet Deveci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder