14 Kasım 2013 Perşembe

Kaybetmek


Kaybetmek, yitik bir kelime.
Var olana has, bulunan ya da bulunduğu sanılan bir değere ithaf edilen bir cümle.
İnsan neyi kaybederse onun yoksunudur.
Neyi de bulursa onun sahibi.
Kaybedilen şey eğer yokluğu hissediliyorsa gerçek bir değerdir. 
Eğer yokluğu hissedilmiyor ve zamanla alışılıyorsa o bir değer ifade etmez.
Varlığı ve yokluğu arasında geçen zaman sadece öylesine yaşanılmış bir vakittir. Belki de zaman kaybı.


Çünkü yokluğu bir şeyleri eksiltmemiş, alışılmıştır.
Ama yokluğu hem hissediliyor hem de bir boşluk oluşturuyorsa kaybedilen şey aslında tamamen kaybedilmiş sayılmaz. Hâlâ varlığıyla anlam bulan yanların vardır çünkü. Hâlâ çekip gittiği yanları eksik ve yerine bir şeyler koyamıyorsundur.




Değerli bulunan kayıp yama kabul etmez. Eğreti durur tüm tedaviler.
Bir zamanlar yüreğinde yer etmiş, en güzel anıların objesi olmuştur. Bakılan ve yaşanılan anlarda bir şeyler ona benzetilmiş ama aynısı yerine hiçbir şey konmamıştır.
Zaten yitiği, kayıbı değerli kılanda bunlardır.
Yerine hiçbir şeyi koyamamak ama benzetmek,
Benzettiklerinde onu hatırlamak.
Kaybedilene bu anlamı yükleyen, ne onun çok faydalı olması ne de güzelliğidir
Ne de başka bir marifeti.


Ona o anlamı yükleyen yürektir. 
Yüreğe verdiği histir. Yüreğinin ondan aldığı adını koyamadığın şeydir.


Görüntüsü ve hacmi ortalarda olmamasına rağmen, göz kapaklarının ardında daha da belirginleşmesi hislerin gücünden kaynaklanır.


Yoksa hiçbir kuvvet, kapanılan göz kapağı aralığının ardında bu kadar berraklaşamaz.
Kaybedildiği halde yüreğinin yakasını bırakmaması hislerin eseridir.
Yoktur, kayıptır ama içindedir.




İşte bu, tam anlamıyla kayıp bile sayılmaz aslında. Çünkü somut olmayan yerlerde aklın ya da yüreğin hâlâ onunla cebelleşiyordur.


İşte burada yapılması gereken kaybettiğin değerinin yüreğinden son defa tutmaya çalışmandır.


Onu yeniden kazanmanın refleksini son kez somut araçlarına yükletmeli,
değerli bulduğun ve kaybetsen de senden gitmeyen değerini parmak uçlarından yakalamaya çalışmalısın


Tutmaya, kal demeye yönlendirmelisin tüm hislerini.


Gitse bile, tutamasan bile içerine söyleyeceğin bir bahanen olur hem.


Belki de, kaybettiğinin yumulmuş gözleri de hala onu beslediğin, sakladığın yüreğindedir.
Bir sestedir.
Yankısındadır.


Son olan; ya kaybettiğin değerindir ya da özlemin.


Kaybedilen değeri yeniden kazanmak için verilen emek, iç sesinin en büyük tesellisidir.


Tuttuğun tutunduğundur çünkü,tutamadığın tutunamadığındır..


Mehmet Deveci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder