14 Kasım 2013 Perşembe

Bende ki Başka Bir Şey



Bende ki, içimde ki başka bir şey
İçim de, derinim de, yutkunulamamış bir şey.
Soğuk kuşaklardan kalma bir efilti, Ortadoğu harmanından kalma bıçkın.
Kırılmış dizlerin doğrulma hali, kararsız bir çocuk gülüşü.


Bende ki başka bir şey; çok katlı apartmanlardan aşağı bakarken yaşanan iç geçirmeler gibi.
Yusuf’un kanlı gömleğini eline alıp kokusunu yüreğine çeken Yakup misali. Ya da Karanlı Üveys’in, görmeden hissedip, bulamadan gelmesi gibi bir şey.

Başka bir şeye benzemiyor. Ama bendeki başka bir şey. Öyle bir çırpıda söylenilip bitecek bir kelimeye sığdıramadığım, duyunca hemen unutulacak diye duymaktan korktuğum, benzerine rastlarım diye etrafıma bakıp da bulamadığım bir şey. Ama başka bir şey…
İçimde.
Yüreğimde.
Derinimde.
Hislerimde.
Yaşanmışlığa dökülememiş bir düşünce, bir heves içimde, giyilememiş bir bayramlık burukluğu.
Duygu karmaşasına bulanmış bir sağanak misali. Kıvrımlı bir dağ yolu.
Yağmur ertesi çıkıp da bir yanı hâlâ bulutlar ardına gizlenmiş gökkuşağı renginde bir şey.
Bilsem söylerim. Ama anlatmaktan bile acizken nasıl bileyim. Bilmeden nasıl söyleyeyim.

Dilin ucuna gelip de söze kelam olmayan bir şey. Basit değil ama sade. Kaç harfli bilmiyorum. Duyup da söyleyememek gibi, kokusunu alıp da söze dökememek gibi bir şey…
Biraz hüzünlü
Biraz kekremsi
Birazda kayıp zamanlardan kalma bir şey.

Hep bende kalır sandığım, kıymetini bilemediğim
Kaybettiğim bir şey
İçimde büyüttüğüm, eyleme dökemediğim bir şey.

Hâlim, melâlim
Bende ki, içimde ki başka bir şey…

Mehmet Deveci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder